ERKEN HRİSTİYAN,BİZANS VE OSMANLI MİMARİSİNİN HARMANLANDIĞI ŞAHESER AYASOFYA

Bizans tarihinin en gözde yapısı olan,adı hagia sophia (kutsal bilgelik) anlamına gelen kilise, kubbeli bir bazilikadır.Bu bazilika uzunca bir süre katedral işlevi görmüştür.Tarih içinde depremler ya da insanlar tarafından yağmalanmalara ve tahribata uğrayan Ayasofya bir çok kez restore edilmitir.Son yapının inşası 532 yılında tüm şehir halkı tarafından 5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmıştır. O dönemin en büyük kilisesi olup aynı yerde 3 kez inşa edilmiştir. İlk yapıldığında Büyük Kilise olarak isimlendirilmiş, 5. yüzyıldan itibaren Ayasofya adını almıştır.

Bu yapının en önemli özelliği Erken Hristiyan mimarisinden gelen bazilika dediğimiz uzunlamasına gelişen iki yan ve bir orta nefli kilise tipolojisi ile Roma’nın dairesel planlı yapı geleneğini birleştirerek yepyeni bir plan tipolojisi oluşturmasıdır. Bu anlamda bir ilk özelliği taşır.

Dönemin imparatoru Justinianus Ayasofya’nın ihtişamlı bir yapı olması için tüm eyaletlere haber vermiş bu şekilde de sütun ve mermerleri bir çok antik kentin kalıntılarından getirterek kullanmıştır. Yapıda 104 adet sütun bulunmaktadır.

Yapının içindeki hantal görünümü engellemek için bazı duvarlara bilinçli olarak mermerler yerleştirilmişken diğer tüm yüzeyler ise birbiriinden güzel mozaiklerle süslenmiştir. Aynı zamanda duvar yapımında hem taş hem tuğla kullanılmıştır. Bu da bizansa özgü almaşık duvar tekniğidir.

Yapının en önemli elemanı olan kubbeye gelecek olursak, Ayasofya’dan önce kullanıldığı gibi dairesel bir yapının üzerine kubbe yerleştirmek kolayken dörtgen yapılı bazilikanın üstüne bir kubbe yerleştirmek o dönemin şartlarına göre oldukça zor bir işti. Bunu yapmak için dört fil ayağı dediğimiz taşıyıcı sistemi kullanmışlardır. Yani kubbeyi dört fil ayağı üzerinde duran dört kemerin üstüne oturtmuşlardır. Etrafı pencerelerle kaplı olan kubbe gök yüzünde asılıymış izlenimi yaratırken aynı zamanda sembolik bir anlam taşır.(Gök kubbeyi,kozmosu vs. sembolize eder.

“Bu dairenin üzerinde binayı olağanüstü kılan devasa bir kubbe yükselir.Sanki taştan kaskatı bir zemine temellendirilmiş değil de göklerden altın bir zincirle asılıp mekanın üzerine örtülmüş gibi.”

Ünlü tarhçi Prokopius

1500 yılık bu yapıyı fetih sonrasında ayakta tutabilmek için Mimar Sinan tarafından daha önce yapılmış olan payandalara ekleme yapılmıştır. Daha sonra yapıya minareler, minber, mihrab vb. ekleyerek cami olarak kullanmışlardır. Şu an dünyanın yapılmış en büyük dördüncü katedrali olarak bilinir.

Yazar:SERPİL YILMAZ

KAYNAKÇA

http://www.ktsv.com.tr/29-ayasofya-levhalari http://dergipark.org.tr/en/dowland/article-file/529201 dilbaz,S.(2018).İstanbul Roma dönemi.books.gooogle.com https://scholar.google.com.tr/citations?user=IXTcu7kAAAAJ&hl=tr https://islamansiklopedisi.org.tr/ayasofya https://cultrex.podbean.com/ http://hbr.tk/QNhqSs https://youtube/Inlf4_OMaJg

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın