ERKEN HRİSTİYANLIK DÖNEMİNDE KİLİSENİN GELİŞİMİ

Roma St. Peter Bazilikası

Yaşamdaki her şey gelişme tabidir. Canlılar bu gelişimin en hızlı gözlenebildiği gruptur ancak cansız olarak gördüğümüz varlıklar da gelişir büyür hatta yaşlanırlar ve ölürler. Yapılar bunun en güzel örneklerindendir. Birçok akım zamanla günümüzde olduğu halini almıştır. Kiliseler de buna dahil yapılardır. Bu günkü hallerini almaları çoğu yapıda olduğu gibi bir süreç gerektirmiştir. İlk kiliseler aklımızda canlandığı gibi heybetli, ihtişamlı ve kompleks değillerdi. Aksine oldukça mütevazi, bir göz olarak niteleyebileceğimiz kadar küçük alanlardan oluşuyorlardı.

Erken Hristiyanlık dönemini kiliselerin doğum tarihi denebilir. Bu dönem kiliselerinde olması gereken en temel unsur Vaftiz ayini için gerekli olanakların olduğu bir buluşma alanının olmasıydı. Bu unsur hemen hemen her mekanda sağlanabilirdi. Yapıların en küçük birimi olan evler birer kilise olmaya aday sayılabilirdi. Her evin en azından oturma alanı olarak kullanıldığı bir kısmı vardı ve insanlar yeni yeni yayılan Hristiyanlık dini için büyük alanlara ihtiyaç duymuyordu. Kendi aralarında gerçekleştirdikleri ayinler için 100 metrekare bile yeterliydi. Bu tür evler, birinci ve ikinci yüzyıllardan değilse de, en azından dördüncü ve beşinci yüzyıllardan beri bizim tarafımızdan biliniyorlar. Üstteki yemek odası tek büyük odaydı ve genellikle bir terasta açılırdı. Mobilyalar sadece bir masa ve etrafını çevreleyen üç kanepeden oluşurdu. Girişin karşısındaki ana kanepe muhtemelen yaşlı, ev sahibi veya konuşmacı olan onur konuğu için ayrılmıştı. Evlerin avlusunda bulunan küçük çeşmeler ya da kuyular hatta bazen evin banyosu veya küçük hamamı genelde vaftiz ayini için kullanılırdı.

Zaman içerisinde evlerin kullanılmasından ziyade Sinagogların iç duvarlarının yıkılmasıyla daha geniş bir toplantı alanının elde edilmesi gelişim aşmasının ilk basamağı olmuştur. Bu odaların uzun kenarı batıya, Kudüs’e bakmaktadır ve bu batı duvarının ortasına, muhtemelen Kanun kitaplarının ara sıra sergilenmesi için kullanılan oldukça ayrıntılı bir niş yerleştirilmiştir.

Latern Vaftizhanesi

Büyüyen Hristiyanlık gittikçe geniş kitlelere ulaşmaya başlamıştı. Sayılar artık yüz binleri buluyor ve din gittikçe güç kazanıyordu. Bu etkiler sadece sayıları ve inananları değil yapıları da etkilemeye başlamıştı çünkü artık tek odalı evler ya da Sinagogların için deforme edilmesiyle oluşan tapınaklar bu kalabalıkları almakta zorlanıyordu. Hristiyanlığın gücünü yansıtmıyordu.

Yavaş yavaş toplumsal, kültürel ve sosyal olarak başa geçen piskoposlar günümüzde alışkın olduğumuz kiliselerin temellerini bazilikalar olarak atmaya başladılar. Bunun iki ana sebebi vardı: Birincisi bu yapılar gittikçe kalabalıklaşan bu topluluğu içine alabilecek kadar geniş alana sahip değillerdi. İkincisi Pagan ve Roma kültürüne dair izler ve simgeler taşımaktaydılar. Bu iki sorun Bazilikaların doğumuna sebep olmuştur diyebiliriz.

Bazilikalar, bir odalı evlere göre daha büyük olduklarından dolayı birden çok bölümden oluşmaktadırlar. Bunlar : Transept, Apsist, Nef, Narteks ve Atriyum’dur. Bu bölümleri kısaca tanımlamak gerekirse kiliseye giriş yaptığımız yer Nartekstir. Daha sonar iç mekandaki koridorlara Transept denir. “Transept” kelimesi aynı zamanda Latince kökenlidir. Trans “için”, septum ise “çit” anlamına gelir ve nefin orta kısmından geçerek bir haç şeklini oluşturarak bazilikanın planına sembolik bir anlam yükler. Nefler ise kiliselerde sütunların dizileriyle ayrılarak oluşturduğu uzun dikdörtgen alan olarak tanımlanabilir. Bazilikaların kimliğini oluşturan eleman için Apsist denebilir. Apsistler kilisenin uç kısmında bulunan yarım daire şeklindeki örtü bölümüdür. Kilisenin dışına çıktığımızda karşılaştığımız çeşme ya da kuyunun bulunduğu avlu ise Atriyum olarak adlandırılır.

Roma, Forum Trajan

Bazilikalardan sonra kiliseler zaman zaman değişiklik göstererek büyümüş ve değişmiştir. Erken dönem Hristiyanlık yapılarını büyüme ve gelişim süreci olarak değerlendirirsek kiliselerin önünde uzun bir yol olduğunu da düşünebiliriz.

KAYNAKÇA

Robert, M. (1998). Early Christian Art and Architecture. University of California Press.

Krautheimer, R. (1965). Early Christian and Byzantina Architecture. Yale University Press.

Erbilgin. S,H. (2017). Erken Dönem Kilise Mimarisi ve Dinsel Dramın İlk Örneklerinde Mekan. Sahne ve Müzik Eğitim Araştırma e-Derisi. : 2149-7079(5)

Yazar : Aslı Yaren Çağlar

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın