BİZANS MİMARİSİ

Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasının ardından Doğu Romanın başkenti olan Bizans’a önce Konsantinapolis sonra İstanbul adı verilmiştir. Bizans İmparatorluğu 4-15 yüzyılları arasında hakimiyetini sürdürerek tarihte önemli bir yer kazanmıştır.bir milenyumdan falza yaşayan bu imparatorluk Avrupa’da Orta çağ ve rönesans mimarlığını etkin bir şekilde etkilemiş,1453 yılında İstanbul’un fethinden sonra ise Osmanlı mimarisini etkilemiştir. Bizans mimarisi 6.yy’da I. Justinian döneminde gelişme göstermiştir. Bu dönemde ve bölgede gelişen yapı sanatına bizans mimarisi adı verilmiştir.

Erken Bizans mimarisi Roma mimarisinin devamı şeklindedir. Dönemin mimarları tüm tasarımların en iyilerini bir araya getiren Roma tapınaklarından öykünerek yapılarını tasarlamışlardır. Bu sürecin devamında mimari stillerdeki değişim, teknolojik ve politik gelişmelerin sonucu yakın doğunun etkisi ile kilise mimarisinde kare-haç plan tipolojisi kullanarak yeni bir tasarım modeline geçmişlerdir. Yunan haçı plan bu devirde mimari tiplerin başında gelmekte, hatta uzun süre tek mimari tipi teşkil etmektedir. Bu tipte binanın orta kısmı bir yunan haçı biçimindedir. Başlangıçta hayli kaba ve ağır bir görünüşe sahip olan bu plan sonradan geliştirilerek iç çizgilerin incelmesi ile daha hafif bir görünüş almıştır.

Bu dönemde bazilikalar, apsist ve mozaikler büyük öneme sahipti. Başlangıçta kurumsal bir yapı olarak tasarlanan bazilikalar resmi dinin hristiyanlık olmasının ardından kilise olarak kullanılmaya başlanmıştır. Uzunlamasına gelişen bu yapının doğu ucunda yarım yuvarlak şeklinde dışarı taşan bir apsist, batı ucunda ise narteks adı verilen bir hol bulunur. Narteksin iki yanındaki merdivenlerden yan neflerin üzerinde uzanan ve kadınlara ait olan galerilere çıkılır. Bazilikaların üstü genellikle kiremit kaplı ahşap bir çatı ile örtülü olurdu. Bu kilise tipi hristiyanlığın ilk zamanlarında, Bizans sanatının ilk dönemlerinde çok tutulmuş ve sayısız denecek kadar örnek meydana getirilmiştir.

Dönemin diğer bir yapı tipi ise yuvarlak bir mekan esas oluşturacak şekilde kurulan kubbeli bazilikalardır. Bizans mimarisinin tarihindeki en büyük atılımlardan biri Justinianus’un mimarlarının kiliselerin kare planından kemerler üzerine dairesel kubbelere geçmeleridir. Bizans mimarisi bazilika ve merkezi plan tipini birleştirme üzerine çalışarak 5.yy sonlarında kubbeli bazilika tipolojisini geliştirmişlerdir.bu tipin en görkemli örneği İmparator Justinianus tarafından yapılmış olan Ayasofyadır.

AYASOFYA’DAN BİR GÖRÜNTÜ…

Yapının iç kısmında klasik bazilika tipinin en karakteristik özelliği olan iki yan ve bir orta nefi görmekteyiz. Orta nefin üzerinde esas ağırlığı dört payeye binen 31 metre çapındaki kubbe yer alır. Orta nef üzerinde düzenlenmiş ana kubbeye iki yandan eşlik eden yarım kubbeler basıncı azaltarak alttaki duvarlara geçişi sağlamışlardır. Merkezi planlı bu yapılarda mimarlar daha önce kullandıkları uzunlamasına bazilikal yapıyı merkezi planlı dairesel yapıya devrederek farklı bir sistem geliştirdiler. Burda pandantiflerin oldukça etkisi oldu. Bunlarla beraber iç mekanda bulunan kubbenin altında kalan alan genişletilmiş oldu. Zengin ve lüks dekorasyona sahip yorucu ve yükselen bir iç mekan oluşturuldu. Aynı zamanda bu yapıların tonozları boş bırakılmayıp çeşitli moziklerle dolduruldu.

Dönem bu şekilde sonlanırken bundan sonra gelecek olan romanesk ve gotik mimari stilleri az da olsa Bizans mimarisinden etkilenmişlerdir.

https://www.youtube.com/watch?v=9jImGlCFsts

Yazar: Serpil Yılmaz

KAYNAKÇA

https://www.google.com/ur

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Bizans_mimarisil?

https://images.app.goo.gl/o4EawpzdT5yMSNYd6

https://webional.com/bizans-mimarisinin-ozellikleri-etkileri-ve-guzelornekleri/

http://www.restoraturk.com/index.php/mimarlik/364-batililasma-doneminde-osmanli-mimarisi

https://images.app.goo.gl/A9s5tUPGu6pVdXrp6

https://images.app.goo.gl/t3gDq3493duuGPXx7

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın