YEREBATAN SARNICI

Mimarlık üç ana başlıktan oluşur. Bunlar; dayanıklılık, güzellik ve uygunluktur. Bir mimar sadece güzelliği esas alarak çalışamaz. Aksi takdirde güzel tasarlanmış bir yapı ayakta kalmayabilir. Mimarın en önemli görevi  bu üç ana başlığı beraber ele almak ve  bir bütün halinde çalışmaktır. Dayanıklılık, sağlam zemine yapılan temelin doğru  malzeme seçilerek yapılması ile sağlanır. Uygunluk, amacına ve kullanımına uygun yapılıp, kullanıcının hiçbir sorun yaşamaması için sağlanır. Doğru cephe açıklıkları ve bölüm düzenlemeleri de buna dahildir. Güzellik ise tasarımın hoş görünmesi ile sağlanır.

Mimarlığın üç temel ilkesi budur ve mimarlar bu ilkeleri kendi içlerinde barındırırlarsa başarı elde edeceklerdir. Bu ilkelerin yanı sıra mimarlar kendi içinde pek çok bilgiye ve teoriye sahip olmalılar. Bir mimar için bilgi ve teoride birbirinden ayrı düşünülemez.

Bakıldığında mimarlık bütüncül ve tamamlayıcıdır. Hiçbir öğe birbirinden ayrı düşünülemez ve uyugulanamaz. Yapı da böyledir. Her bir öğesi birbirine bağlı bir bütündür. Bu ilkeleri anlamanın en güzel yolu yapı analizinden geçmektedir.  

(Yerebatan Sarnıcı sütun görünüşü)

Yerebatan Sarnıcı,  Konstantinopolis’in en büyük su mahzeni, Ayasoyfa’nın kuzeybatısında, Soğuk Çeşme Sokağı’nda bulunan Bazilika olarak bilinir. Mimari bir terim olan sarnıç, kent sakinlerinin su ihtiyacını karşılamak amacıyla genellikle yer altında inşa edilen, etrafı duvarla tahdit edilmiş, su geçirmez mahzen veya su haznesi anlamına gelir. Yerebatan Sarnıcı da  İmparator Ioustinianos (527-565) döneminde bölgenin su ihtiyacının karşılanması amacıyla yapılmıştı.

Kentin en geniş kapalı sarnıcı olan Yerebatan Sarnıcı, dikdörtgen planlı bir tuğla yapıdır. İlk olarak 16.yy da Petrus Gyllius  tarafından, sarnıcın 336 ayak uzunluğunda ve 182 ayak genişliğinde, çevresinin 224 Roma adımı olduğu tespit edilmiştir . Sarnıcın asıl ölçüleri ise ilk olarak I. Dünya Savaşı yıllarında arkeolog Eckhard Unger tarafından alınmıştır. Bu çalışmaya dayanarak, sarnıcın ölçülerinin 138  x 64,6 m olduğu belirtilir. 52 basamaklı taş bir merdivenle inilen bu sarnıcın içerisinde her biri 9 m yüksekliğinde 336 adet sütun bulunmaktadır. Planın görünüşteki düzenine rağmen sütunların arası hep aynı değildir. Güneybatıdan başlayarak sayıldığında ilk 8 nef 4.7 m, doğudaki 4 nef 5.1 m uzunluktadır. Son sıralardaki duvar mesafeleri ise 4.8 m’dir. (Sütunların ortası ve duvar arası) Her sırada 28 tane 12 sıra meydana getirirler. Suyun içerisinde yükselen bu sütunlar uçsuz bucaksız bir  ormanı hatırlatmakta ve ziyaretçiyi sarnıca girer girmez etkilemektedir. Sarnıcın tavan ağırlığı haç biçiminde tonozlardan, kemerler vasıtasıyla sütunlara aktarılmıştır, çoğunluğu daha eski yapılardan toplandığı anlaşılan ve çeşitli mermer cinslerinden ve granitten yontulmuş sütunların büyük bir kısmı tek parçadan, bir kısmı da üst üste iki parçadan oluşmaktadır. Bu sütunların başlıkları yer yer farklı özellikler taşır. Bunlardan 98 adedi Korinth üslubunu yansıtırken bir bölümünde Dor üslubunu yansıtmaktadır.

(Osmanlı Döneminde çizilen plan ve kesit)

Theodesiusun (379-395) zafer takındaki sütunların benzeridir. Sarnıcın orta yerini geçtikten sonra, güneybatı duvarından içeriye doğru, yaklaşık 40 m uzunluğunda 30 m genişliğinde düzensiz bir çıkıntı halinde görülen kısım ağırlığı taşıyabilmesi için geçmiş yüzyıllarda yapılan onarımlar sırasında örülen duvarlardır. En uzun yerinde 9 sütun, en dar yerinde ise 2 sütun olmak üzere toplam 40 sütun bu duvarların arkasında kaldığı için görülmemektedir Sarnıcın kuzeybatı köşesindeki iki sütunun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa başı Roma Çağı heykeltraşlık sanatının şaheser örneklerindendir. Sarnıcı ziyarete gelenlerin hayretler içersinde seyrettikleri IV.yy. ait bu başların hangi yapıdan alınarak buraya getirildiği konusunda kesin bir bilgi olmamakla birlikte Medusa Heykellerinin Sarnıcın inşasında salt sütun kaidesi olarak ihtiyaç o lduğu için kullanıldığı görüşü araştırmacılar arasında genel kabul görmektedir.

(Yerebatan Sarnıcı Medusa Heykeli)

Sarnıcın taşıyıcı elemanları, sütun başlıkları, sütun gövdeleri, sütun kaideleri olmak üzere üç ayrı kategoriye ayrılmıştır. Sarnıcın sütun başlıkları Korint düzeninde işlenmiş, Korint düzeninde yarı-işlenmiş ve işlenmemiş sütun başlıkları olarak üç alt gruba ayrılmıştır. Ayrıca tam işlenmiş Korint düzeninde sütun başlıklarının tekil örnekleri tespit edilmiştir. Sütun gövdeleri monolit ve iki parçalı olmak üzere iki gruba ayrılır. Monolit sütun gövdelerinin işleniş evresine bağlı olarak üç değişik biçiminin olduğu tespit edilmiş ve üç ayrı alt gruba ayrılmışlardır. Ayrıca arşitrav, yazıtlı sütun gövde parçaları, “Gözyaşı Sütunu” gibi tekil örnekler bulunmaktadır. Sütun kaidelerinin farklı işleniliş evrelerine kadar üretilmiş olan Attika stilinde sütun kaideleri, pedestaller, silmeli mermer bloklar, Medusa başları olmak üzere dört ana gruba ayrılmıştır. Bunların dışında çeşitli ebatlarda kaba mermer blokların ve işlenmemiş sütun başlıklarının da sütun kaidesi olarak kullanıldıkları tespit edilmiştir.

Yerebatan Sarnıcı, Doğu Roma’nın parlak dönemini simgeleyen yapı 100 bin ton su depolama kapasitesi ile oldukça etkileyicidir. İstanbul’un Osmanlılarca fethinden sonra sadece Osmanlı Sarayı’nın ihtiyacını karşılar olmuştur. Osmanlılar kente kendi su sistemlerini kurunca da unutulmuş ve batılıların meçhulü olarak kalmıştır. Yaklaşık 1500 yıllık bir öyküsü olan sarnıç kurulduğundan bugüne çeşitli onarımlardan geçmiştir. Osmanlı döneminde iki defa restore edilen sarnıç, Cumhuriyet Döneminde İstanbul Belediyesi tarafından müze haline getirilerek ziyarete açılmıştır. O dönemde sandalla gezilebilmektedir. Daha sonra gezi platformunun yapılmasıyla 1987’de tekrar ziyarete açılmıştır. 1994 yılında yeniden büyük bir temizlik ve bakımdan geçirilerek yaşam serüvenine devam etmektedir.

KAYNAKÇA:

  • Kerim, A , Süme, V . (2018). ‘’İstanbul’un Eski Su Kaynakları; Sarnıçlar’’ . Türk Hidrolik Dergisi , 2 (2) , 1-8 
  • Kuban,Z ,Önlü, Ş .(2010). ‘’Yerebatan Sarnıcının Taşıyıcı Elemanlarının Analizi’’ . İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi)
  • Demirkale,S , Ateş, E.(2007).’’ Kültürel Mirasımız Olan Yerebatan Sarnıcının Akustik Sorunlarının İncelenmesi’’ . İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi)
  • Han, A . (2019).’’ Osmanlı Döneminde Yerebatan Sarnıcı ve Mahallesi’’. YILLIK: Annual of Istanbul Studies: 81-99
  • https://www.yerebatan.com/tr/hakkimizda
    • Hazırlayan: Esra İyigüloğlu

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın